Hikayedeki karakterler gerçek kişilerden ilham alınarak yazılmasına karşın, olaylar tamamen kurgu ve hayal ürünüdür. Hikaye genel itibariyle +18 yaş düzeyini hedef almaktadır. 18 yaşından küçükseniz okumayınız lütfen. Kurgunun temelleri BDSM-FEMDOM-GİANTESS temeline dayanmaktadır. Bu konular ilgili alanınızda değilse yine okumayınız.
Işık odamdan içeri doğru süzülüyordu. Dün akşam geç yatmama rağmen nedense bugün çok enerjik olacağım belliydi. Aslında neden bu kadar heyecanlı ve yerimde duramıyor olmamın sebebi çok açıktı. Ev hanesi uzaktaki bir akrabanın düğünü için Antalya'ya gideceklerdi. Kına, düğün, gezme tozma falan da derken yaklaşık bir hafta kadar evde tek başıma olacaktım. Çoğu insan yalnızlığı sevmez. Fakat bana her zaman güzel gelmiştir. Daha doğrusu kontrollü bir yalnızlığı sevmişimdir. Birilerinin er geç geri geleceği bilinci. Hâl böyle olunca evde tek başına olmanın genç bir yetişkin olarak çok avantajı vardı. Bu haftayı verimli olarak değerlendirmeyi umuyordum 😊
Sabah kahvaltısı için hepimiz sofraya geçmiştik bile. Televizyonda ise her zaman olduğu gibi bir tane haber kanalı açıktı. Ne hakkında tartıştıklarını dahi bilmeyen birkaç tane adam hararetli hararetli konuşmalarına devam ediyorlardı. İçimden insanlar ne dertte bunlar ne dertte diye geçirmeden edemedim. Ufaktan kahvaltı safhası bitmiş sayılırdı. Birkaç tane göstermelik tabak çanağı kaldırdıktan sonra odama doğru çekildim. Bizimkilerin lakırdıları falan hafif hafif geliyordu yine. Yarım saate kalmaz çıkarlar diye düşündüm. Bu sırada biraz reels'de geziyordum ben de. Kendimi hiç sevmediğim bir döngünün içindeymiş gibi hissettim ama yapacak bir şeyim şu an için olmadığından bu düzene uyum sağlıyordum. Vakit su gibi akmıştı. Bizimkiler de çıkacaktı artık. Evde bir süre yalnız kalacağımdan dolayı bir miktar parayı annem masanın üzerine koymuştu şimdiden. Uğurlama safhasını da bitirdikten sonra artık özgürdüm.
Şimdiden bünyemi bir mutluluk kaplamıştı bile. Zihnim hafta boyunca yapmayı planladığım şeyleri yapmak için can atıyordu. Tabii her ne kadar içimdeki ses bunları söylese bile yapmam gereken bazı sorumluluklarım vardı. Finallerimi vereli yaklaşık bir ay olmuştu. Bu da demek oluyor ki nankör derslerime zaman ayırmazsam beni yüzüstü bırakacakları gerçeğiydi. Her neyse bunun olmasına sebep vermek istemediğimden dolayı Türk Dil Bilgisi IV dersi ile Osmanlı Türkçesi derslerime birkaç saat zaman ayırmaya koyuldum. Falanca kelimenin falanca kökü, bilmem nereden gelen ekleri derken başım çatlıyordu. Bu kadar çok ek mi olurdu be!
Çatlayan başımı bir nebze dizginleyebilmek ve kendimi rahatlatmak için sabahtan beri bin bir çeşit hayalini kurduğum şeyleri uygulamaya koymak istiyordum. Bu tür işleri ne zaman yapmak istesem her zaman belirli bir silsileyi takip ederdim. İlk durağım her zaman Twitter olurdu. Twitter'ın en güzel yanı Türkçe olarak birçok kişiye ulaşabilmekti. Her ne kadar İngilizcem bazı şeyleri anlayabilecek kadar olsa da insanın ana dili gibisi yok. Ha bu arada atlamış olabilirim. Evet, ben bir köleyim. Aslında böyle deyince çok sıradanmış gibi kulağınıza gelmiş olabilir. Fakat kölelik kavramını benden daha iyi doldurabilecek kişi sayısı gerçekten azdır. Ayak, aşağılama, kırbaç, kafes, ballbusting tükürme, tasma, human furniture, bondage ve hatta yer yer strapon ve scat bile ilgi alanlarıma giriyordu. Dedim ya benim için köle gibi basit bir kelime eksik kalırdı. Hatta bunun daha ötesi kısmen switch bir yönümün de olması söylenebilir. Bazen erkek nadiren de kızlara karşı baskın tarafta olurdum. Baskın tarafım bir hayat felsefesinden ziyade anlık gelişen fanteziler doğrultusunda olan şeylerdi genellikle. Ama olurdu işte.
Her neyse bu sırada Twitter'de ilgi alanlarımı cezbeden şeylere odaklanmıştım iyice. Yavaş yavaş dozajımı artırıyordum. Burayı iyice taradığımı düşündükten sonra ikinci durağım olan Telegrama geçtim. Yerli yabancı olmak üzere yine birçok kaynağı taramıştım bile. Vücudum istediği şeyi kendisine vermem için bana yalvarıyordu adeta. Ne yazık ki şu an için ona bunu veremezdim 😊 Son durağım ise genelde en çok ziyaret ettiğim bazı yetişkin siteleri olurdu. Sırayla takibimde olan dominatrixleri izlemeye koyulurdum. Şu an Vücudum cayır cayır yanıyordu. Gözlerim yavaş yavaş kaymaya başlamıştı. Bu tanrının insana bir lütfuydu gerçekten.
Nirvana noktasındayken olacak olmuştu işte. Telefonun çalası tuttu. Böyle zamanlarda olurdu hep işte.
"Efendim Evet, evet. Tamamdır sorun yok. Gelebilir tabii ki." Bir anda bir hüzün ama aynı zamanda heyecanda tüm benliğimi sarmıştı. Hüzün sarmıştı çünkü hayalini kurduğum birçok şeyi yarım yamalak yapacaktım. Heyecan sarmıştı çünkü hayallerimi süsleyen kuzenim annemgil gelene kadar biz de kalacaktı. On dakika içinde biz de olmuş olurdu. Az önceki zevkimden mahrum kalmıştım ama elden ne gelir ki? Kuzenimi yani Yeşim'i size biraz tanıtayım. Kendisi yaklaşık 40 yaşlarında. Boyu ortalama 170 cm civarı. Açık tenli ve saçları platin tonlarında. Kilosu ise yine ortalama olarak söylenebilir. Cılız ya da şişman değil. Yanlış hatırlamıyorsam da 38 numara bir ayağı vardı. Kendisiyle aramızda aşağı yukarı 20 yıl kadar yaş farkı vardı. Bu yüzden de kendisine genelde Yeşim abla olarak hitap ederim.
Kapı çalınca yüreğim hafiften hoplamıştı. Hemen hızlı hızlı kapıya doğru yönelip üstümü başıma biraz dokunuş yaptıktan sonra derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Hoş geldin Yeşim abla. "Hoş bulduk Mehmet. Bakıyorum da kocaman adam olmuşsun." Hayat işte. Kimseye es geçmiyor diyerek hafif bir tebessümle içeri buyurdum kendisini. Salona geçmiştik. Hemen lafa atılıp ne iyi ettin de biz de kalacaksın dedim. "Evet canım ya. Biliyorsun A101'de işe başladım. Sizin buradaki olanda. Bizim evi de biliyorsun buraya biraz uzak. Yol parası vs. derken külfetli oluyor. Sizinkilerde bir haftalığına gidince ben de siz de kalayım dedim. Hem yemek falan yaparım sen de zorluk çekmezsin hem de benim işim için iyi olur." İyi yapmışsın iyi dedim hemencecik ben de. Her ne kadar böyle uyumlu bir insan gibi gözükse de aslında içinde bir yerlerde uyuyan bir canavar olduğunu biliyordum. Bunu kendisinin de bildiğini sanmıyorum ayrıca. Sadece tetikleyici unsurlar ile bu zamana kadar karşılaşmamıştı. Şu sıralar tetiklemekte isteyeceğim en son şeydi zaten. "Mehmet ben birazdan işe gitmek için çıkmam gerekecek. 21.30 gibi evde olurum muhtemelen. Bugünlük sen biraz idare et diğer günler akşamdan yemek falan yapar hallederiz" dedi. Sorun yok ya. Yemek için mi seni tutuyoruz diye gülerek cevap verdim hemen. Sağ olasın dedi ve çıkmak için hazırlanmaya koyuldu. Biraz oyalandı ve hadi ben çıktım akşam görüşürüz dedi. By by diye karışıklık verdim ben de.
Her neyse bir bakıma iyi olmuştu aslında bu durum. Sonuçta gün içerisinde evde yine yalnız kalma şansım olacaktı hem de onu yine görebilecektim. Keyfim yine yerine gelmişti. Az önce başladığım işi bitirmek için tekrardan bilgisayarın başına koyuldum. İzlediğim her videoda sürekli karışma çıkan bir bildirim vardı. Her seferinde kapatıyordum. Lakin zevkimin içine eden bir şeydi. Bu kadar önemli ne olabilirsin ki diyerek tıkladım mecburen.
Rahatlatıcı tonlarda hafif bir melodi çalıyordu sitede. Oyun gibi bir şey olduğunu düşündüm. Site aslında bir formdan ibaret gibiydi. Bazı bilgileri doldurmamı istiyordu. Merakımı cezbettiği için incelemeye başladım. İsminiz, yaşınız, cinsiyetiniz, hizmet etmek istediğiniz kişinin ismi, yaşı, cinsiyeti gibi şeyler vardı. Her ne kadar saçma gibi gelse de o an malum işi yaptığımdan dolayı zaten eşik noktadaydım. Bundan dolayı da aklıma hemen bir oyun oynamak geldi. Yeşim abla ile ilgili çocukluktan kalma fantezilerim olmuştur hep. Ben de bu formu doldururken neden bunların hayalini de kurup biraz eğlenmeyeyim dedim. Bilgileri doldururken aynı zamanda kendimi tatmin etmeye başlamıştım bile.
Bir sonraki soruya gelmiştim. Kaç bölüm istiyorsunuz. O an bir hafta dedim. Bölümleri seç kategorisi çıktı birden karşıma. Teker teker seçmeye başladım. Birinci güne "Değersizleşme" diye bir bölümü yazdım. İkinci bölüme "Pet" diye bir bölümü yazdım. Üçüncü bölüme "Bok böceği" diye bir şeyi vardı onu ekledim. Bunları eklerken zihnimden de tezahür etmekten geri kalmıyordum tabii. Dördüncü güne "Acı" olan bölümü ekledim. Beşinci güne "Hizmetkâr" altıncı güne "Kabulleniş" ve yedinci güne de "İbadet" adlı bölümleri ekleyip formu doldurmaya devam ettim. Kazanma inisiyatifini neye ya da kime bırakıyorsunuz sorusu ile karşılaştım. Buradan anladığım kadarıyla bölümleri bitirmek oyunu kazanmak demekti. Fakat inisiyatifi birisine bırakınca bölümleri bitirmek oyun evreninden çıkmaya yetmiyordu. Ama bölümleri her koşulda bitirmek mecburiydi. Başarısız olunursa her bölümü binlerce yıllık bir döngüde tekrar tekrar yaşayacağım açıkça belirtilmişti. Açıkçası bunlara nasıl cevap vereceğim umurumda değildi. Çünkü sadece bir salak bunlara inanırdı. O an keyfime keyif kattığı için inisiyatifi Yeşim olarak belirledim. Nasıl deli gibi zevk aldığımı hayal bile edemezsiniz.
Başarısız olunursa kaç yıllık bir ceza istiyorsunuz sorusuna gelmiştim. Ortalama bir cevap olarak 25 yıl dedim. Klavyeden tuşlamam iki saniye bile sürmemişti. Hassasiyet dengesini mümkün olan en yüksek seviyeye ayarladım. Anladığım kadarıyla duyuların etkisini artıracak bir şeydi bu. Can korumasını aktif ettim. Sonuçta kimse ölmek istemez. Böyle bir cennette ölmeyi de hangi akıllı ister tartışılır zaten. Boyutu karınca kadar olacak seviyeye ayarladım. Neredeyse her şeyi doldurmuştum. En sonda birkaç uyarı yazısı gibi bir şey vardı. Bu form tamamen gerçektir ve dikkatli bir şekilde doldurmanız tavsiye ederiz. "Aynen ben de Amerikan Başkanıyım zaten" 😊 Bu formu kendi özgür iradeniz ile doldurunuz. Oyunu başarı ile tamamlarsanız eski halinize geri dönebilirsiniz. Başarısız olursanız belirttiğiniz beyanlar geçerli olacaktır. "Kesinlikle olur." 😊 Bölüm bilgileri hedef kişiye her gün tek tek SMS olarak gönderilecektir. Bu tarzda şeyler olan yazıları hızlı hızlı okuyup, oluştur butonuna bastım.
Bir dizi kelimeler ekrana yansımıştı. İşlemin başarılı olabilmesi için diz çöküp bu kelimeleri söylemem gerekiyordu. "Kseno tuatin yorigima kollus pento matida alles" dizlerimin üzerine çöktüm ve kelimeleri yavaş yavaş söylemeye koyuldum. Bu sırada muhtemelen orgazm da olacak gibiydim. Kelimeleri neredeyse söylemiştim ama daha bir şey olmamıştı. Sanki olacak mı diye güldüm. Gözlerimi kapatıp kendimi akışa bırakmıştım. Son zamanlarda aldığım en büyük hazzı yaşıyordum. Gözlerimi yavaş yavaş açtım. Zevkten sarhoş olmuş olacağım ki odamda dolaptan bir gökdelen vardı 😊
Gökdelen mi? Zihnim zevkin esaretinden kurtuldukça berraklaşıyordu. Tüm parçalar yerli yerince oturmaya başladığında ise ağzımdan çıkan kelime şuydu: Sıçtım.
.png)

0 Yorumlar