Gün yine bazıları için aydınlanmıştı. Böyle diyorum nitekim benim için aydınlanmayı bırakalı bir süre oluyordu. Artık dayanacak gücü kendimde bulup bulamayacağımı da bilmiyordum. İçten içe her ihtimali düşünmek beni yiyip bitiriyordu. Ya diyordum her daim. Ya işler istediğim gibi gitmez ise ve 25 yıl boyunca buna maruz kalırsam diye düşünmekten nefes alamıyordum. Vücudum kasılıyor ve boğazım düğümleniyordu. Neden ben neden? Şu an pis bir ayakkabının içinde cenin pozisyonda bunları düşünerek yalnız ve çaresizliği de iliklerimde hissetmek suretiyle hüngür hüngür ağlıyordum. Bir ismim bile kalmamıştı. Bok böceği olmuştum. Üstelik bu durumun artık çok normalmiş gibi ele alınması beni daha da çok kahrediyordu.
Sahip Yeşim'in de yavaş yavaş değiştiğini hissedebiliyordum. O ilk günlerdeki çekimser ve benim içinde bulunduğum bu duruma çözüm odaklı yaklaşan kadın artık yavaş yavaş siliniyordu. Onun yerine sanki yeni bir dünya keşfetmiş de bu dünyayı tanımaya çalışan bir kadın geliyor gibiydi. Zaten en büyük endişem de sürecin başından beri bu olmuştu. Fakat olacak bir şekilde olurdu. Bunu engellemeye kimsenin gücü de yetmezdi. Ben de artık kalan üç bölümü bir şekilde bitirip, öyle veya böyle sonuç ile yüzleşmek istiyordum. Ha bu arada unutmuş olabilirim ama sahip Yeşim bugünde evde. Sanırsam birkaç gün izinliymiş. Her ne kadar mental olarak acılar çekeceğimi bilsem de yalnız olmaktan yine de iyidir diye düşünüyorum.
Sahip Yeşim'i beklemeden daha erken çıkmak istedim. Ayakkabının içinde bağcıkların alt kısmındaki iplere zıplayıp onlara tutunmak ile işe başladım. Şu an havada asılıydım. Bir ipten diğer ipe hızlı hızlı sekiyordum. Kollarım ağrımıştı ama sonuca ulaşmama da az kalmıştı. Bağcıkların en uç noktasına geldiğimde ise oradan biraz yanlayarak dış kısma açılan yere gelmiştim bile. Bu ufacık boyutumda böyle bir işi yapabildiğim için kendimle gurur duyuyordum. Hayat işte nereden nereyeydi. Kendime gurur duyduğum şey böyle bir şey olmuştu. Her neyse şu an dışarıda olduğum için mutluydum. Kimseye gebe kalmadan bir şeyler yapabilme hissini gerçekten özlemişim.
Bunun da verdiği özgüven ile tam harekete geçecektim ki sahip Yeşim odaya giriverdi. Muhtemelen beni ayakkabıdan çıkarmak üzere buraya geliyordu. Hay sıçayım buraya geliyordu! Minik adımlarımla aksi yöne doğru koşmaya başladım ama çok yavaş hareket ediyordum. Yorulmamın da etkisi ile ayağım takılıp yere düşmüştüm bile. Gökyüzünde gördüğüm manzara ise koca bir ayaktı. Ellerim ile sanki beni görebilecek gibi dur yapma dur der gibi bir pozisyondaydım.
Saniyeler içerisinde sahip Yeşim'in tabanlarına yapışmıştım bile maalesef.
"Günaydın bakalım uykucu bok böceği (:" Ses gelmediği için olacak ki "Bok böceği. Bokk böceği" diye bana sesleniyordu tekrardan. Bağırmak istiyordum ama yine ölüm ile yaşam arasındaki o döngüde sıkışıp kalmıştım. Lanet olsun ki bu sefer ayağın öyle bir konumundaydım ki birkaç darbede bu kâbusun son bulması da mümkün görünmüyordu. Benim ayakkabıda olacağım ihtimalini artık elemiş olacak ki kıyı da köşede beni aramaya koyulmuştu. Hoş ki beni bulması fark etmediği sürece imkansızdı. Şu an içinde bulunduğum rezilliği düşünmekle meşgulüm. Kuzenimin tabanlarına yapışık bir vaziyette beni bulması için dua ediyordum.
Bir anda durmuştuk. Yaklaşık bir 6-7 saniye kadar bu şekilde pozisyonunu korudu. Muhtemelen koltuğun önünde olmuş olacak ki koltuğa oturdu ve sağ ayak tabanını kendine doğru çevirmişti.
"Bakıyorum da kimler varmış burada kimler (:" diyerek gıcık eden bir gülümse ile bana bakıyordu. Ben ise sadece gözlerim ile ona bakabiliyordum. Beni eliyle yavaşça ayağından sıyırıp yere koymuştu. Neyseki resetleneceğim için mutluydum. Dur bir dakika dur. Nereye gidiyor bu lan? Ezip yarım kalan işini bitirsene! Şu an buna inanamıyordum. Yerde felçli bir sürüngen gibi yatıyordum ve bu şekilde beni bırakıp gitmişti. İçimden ağlamaklı bir tonla ez beni ez beni lütfen diyerek temenni de bulunuyordum.
Bir süre geçtikten sonra neyseki geri gelmişti. Beni ezmesi için tüm kalbimle bunu diliyordum. Bu sırada tam dibime koca bir su birikintisi düştü. Köpüklü Köpüklü ve biraz da yoğun bir şeydi bu. Tükürük lan bu! Acımasız kadın beni ezmeyecekti. Bu şekilde yarım kalan işini bitirecekti. İçimden küfürler etmek geliyordu ama hoş istesem de edemezdim çünkü bildiğiniz felçli gibiyim şu an. Tükürük yavaş yavaş bana doğru geliyordu. Ben ise hiçbir şey yapamıyordum. Artık ramak kalmıştı ve saniyeler içerisinde aynı bir karıncanın suda sıkışıp kalması gibi bir vaziyetin içinde kendimi bulmuştum.
Tüm etrafım onun tükürüğü ile kaplamıştı. Şu an boğuluyordum. Zavallıca ve acı içinde uzun bir ölüm ile ölüyordum. Kancık karı işini biliyordu. Tükürüğü içinde son nefesimi vermiştim.
Birkaç saniye içinde çok şükür eski halime gelmiştim. Ama elim yüzüm halen sahip Yeşim'in tükürüğü ile kapalıydı. Ayağa kalkmıştım ve yapabileceğim iki şeyin olduğunu biliyordum. Ya yüzüne yüzüne seni oruspu kancık karı diyecektim. Ya da her şeyi sineye çekip bunun için ona teşekkür edecektim. Dizlerim çoktan kararını vermiş olacak ki kendimi birden yerde bulup, beni bu şekilde tükürüğünüze layık gördüğünüz için size minnettarım sahip Yeşim. Oda onun kahkaları ile inliyordu. Ağlamama ramak kalmıştı ama elimden bir şey gelmez.
"Ahah, bok böceğine bak sen. Teşekkür de edermiş. O vakit sana şunu söylemeliyim. Bir saat kadar önce sms geldi. Bugünkü bölümün de ismi Hizmetkâr şeklindeydi. Bölümle ilgili ise herhangi bir ön koşul yoktu. Yani tüm bu zamana kadar olan şeyler aslında hizmet kategorisinde değerlendiriliyormuş. Özetle ben seni geçtin olarak kabul ettiğim anda geçmiş olacaktın. Bundan dolayı da zaten seni geçirecektim. En nihayetinde sen benim küçük kuzenimsin. Sadece sana yaptığım bu şeyin sonucunda vereceğin tepkiyi merak ettim. Neyse ki beni üzecek bir tepki vermediğinden dolayı da bu bölümü geçmene onay veriyorum. Şanslısın ki benim gibi bir kuzenin var (:"
Hüzün ve mutluluk bir arada karmaşık duygular içindeyim. Ne diyebilirdim ki? Tüy gibi hafiflemiştim. Nasıl oldu bilinmez kendimi bir anda sahip Yeşim'in sağ ayak başparmağını öperken bulmuştum.
Teşekkür ederim sahip. Bana sahiplik yaptığınız için minnettarım. Bunu yapmıştım ve o an gerçekten içimden gelmişti. İlk kez olmuştu ama olmuştu sonuçta. Geleceği bir kenara bırakıp anı yaşamaya koyulmuştum.
0 Yorumlar